31 Mart 2009 Salı

Yalnızlık üzerine…

Merhaba küçük prensim.

Dışarıda gösterişli,duru, iri damlamalar.. Sonra sel gibi bir yağmur; soğuk ama görkemli..

Evdeyim bugün işten izin aldım kendimi hala iyileşmiş görmüyorum.
Her zamanki gibi kahve, sigara, okunması gereken bir yığın dolusu kitap ve geçen gün aldığım siyah kedimle sesleniyorum sana. Dünden beri uyumayan kedi Beethoven açınca yanımda sızdı nedense; kalkacak gibi de gözükmüyor.

Bilmediğimiz şeylerden korkarız çoğu zaman. İnsan denilen bilmediklerini başka bakışlarda anlamlı kılmak, bilmediklerinden bir başkasının desteği sayesinde korkmamak için yanında birini arar.
Kimi zaman yeni bir bakış açısı, bazen kendisine yabancı gelenlere karşı saklanacağı bir yerdir bir başkası?

Öyle birinin yanında olmayacağından, yalnız ölmekten korkmuyor musun? Bir sonraki anda nerede ve ne durumda olacağını hatta o andan itibaren var olup olmayacağını bile tam anlamıyla bilmediğin bir yere gitmek üzereyken ana rahminde bir cenin gibi yalnızlığının dar yatağında dizlerini karnına çekerek ölüp kalma riski ürpertmiyor mu seni?

Yalnızlığı bu kadar sevmeme rağmen korkuyorum. Her ne kadar dışarısı kalabalık çiftlerle ailelerle donatılsa da dışarıda aslında yalnızlık çok fazla Emir. Kuru kalabalık…
İnsanlar yanlışın nerde olduğunu hiç sorgulamadığından yalnızlık büyüyor çoğu zaman.Yine kuru kalabalık..
Benimle gelmek ister misin?
Dışarısı çok yalnız…
Seni seviyorum.

Beethoven - Piano Sonata
1 Mart Pazar
18:11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder