31 Mart 2009 Salı

Kaç insan bilir, nelerden bağımsız olduğunu, nelerin onu tutsak ettiğini?
Çeşnili ruhlar nasıl parça parça olup da uçuşmayabilir; bir yabanıl dağılmada çözülerek…

Merhaba küçük prens;

Yorgun ama tuhaf bir biçimde sevinçliyim, baharın ansızın kendini belli etmesinden olsa gerek. Birden insanları sevebiliyorum, iyi doğal olabiliyorum. Sanırım gittikçe daha rahat oluyorum. Öyle mi? Yok. Yılgı karartmalarının atlı karıncasında bir ara mı bu? Her şeyi olduğu gibi almak, küçük şeylerden haz almak güzel. Kahve içmekten, sigara içmekten, kedimle uyumaktan, yazmaktan, eve girdiğimde odamı temiz görmekten, telefonda annemle dakikalarca dedikodu yapmaktan haz duyuyorum :)
Gün buharlaştı, geçip gitti. Dilim tutulmuş, heyecanlı için için gülümsüyorum bir kedi gibi. Krem rengi..

Kent yaşamı, insanlar beni çağırıyor. Yaşam inceden inceye kendini gözetmeye başlıyor. Alışılmadık bir dürtü bana bir sevgi bir yaşam seli getiriyor -tuhaf, iyi, biraz kötü insanlar döngüsünde- Bütün yaşamım boyunca buruk olmak istemiyorsam, özlem duymak istemiyorsam, dünyaya dönmeliyim kısa bir süre sonra.

İyi bir yazar olamayabilirim orda ama iyi bir yazı olabilirim.
Yazmak, dinsel bir edimdir: bir düzene koyma, yeniden biçimlendirme, insanları ve dünyayı oldukları ve olabilecekleri gibi yeniden öğrenmek, yeniden sevmektir. Saatlerce bilgisayar başında oyun oynamaktan ya da dua etmekle geçirilen bir gün gibi geçip gitmeyen bir biçimlendirmedir. Zamanın boşa gitmez.

Yazmak kalır; kendi gönlünce dünyada dolaşır. Sen okursun onu; bir kişiye, bir felsefeye, bir çiçeğe tepki gösterir gibi tepki gösterirsin ona. Seversin ya da sevmezsin, sana yardım eder veya etmez. Yaşamı seni yoğunlaştırıyormuş duygusu verir, daha çok verir. İrdeler, sorar, öğrenir ya da hissedersin. Para için yazmasın, herhangi bir konuda düşüncelerini dile getirmek, konuşamadığın konuları, hissedip de engelli olan durumları dökmek için vs vs için yazarsın.

Ben; senin benim hakkımda hislerin olmadan -seni tanımadan, tanımana fazla bir imkan vermeden, kendimi sana duyulan inanç eksikliği ya da yitimiyle veya tamamen hayal dünyasında- yaşanan inanç bütünlükleriyle yazıyorum ve seviyorum :)

Jack Johnson - Dreams Be Dreams
21 Mart Cumartesi
Dokuzbuçukumsu bir saat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder