31 Mart 2009 Salı

Küçük prensim emir;

En çok korktuğum sanırım imgelemin ölümü.. Dışarıda gökyüzü katıksız pembe, belki de katıksız siyah.. Bu önemli değil. Benim istediğim bol bol fışkıran ve kendi dünyalarını Tanrı’dan daha çok yaratıcılıkla kuran o bitleştirici ruh; o ‘biçimlendiren’ güç. Kıpırdamadan oturuyor ve hiçbir şey yapmıyorum, dünya pörsük bir davul gibi vurmayı sürdürüyor anlamsızca. İleriye doğru koşmak için devinmeli, çalışmalı, düşler kurmalıyız, anlamsızca.
En büyük delilik büyük düşler kurmak belki de küçük prensim…

Şu anda ay ışığının inanılmaz sokaklarında yürüyorum seninle, her şey tiyatrosal bir havanın itiş kakışı içerisinde, bulanık siyah giymiş adamlar sokakta şarkı söylüyor, sendeliyorlar. Hiç birine aldırmadan yürüyoruz..

Kim olduğum, ne olduğun, nereden geldiğin, çoğu zaman işe yaramıyor ve sormuyorum da zaten.. Bir arabanın arkasına saklanıyor ve çıkamıyoruz oradan.

Bugün senin korktuğunu anladım,
Tamam orda sabahlayalım..
Seni seviyorum küçük prens.
Tekrar nikotin ve kahveye dönmeliyim..

Standing in My Doorway Crying
13 Şubat Cuma
03:25

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder