31 Mart 2009 Salı

Suskunluk üzerine;

Merhaba küçük prensim..

Nefis bir sessizlik senfonisinin ortasından sesleniyorum sana bugün. Kelimelerin eksik kaldığı anlarda susar insan bazen de. Bende susuyorum ama duyarsın yine de değil mi?

Ne çok şey söylenir o susmalarda! Elbiselerini çıkartmış çıplaksındır ya da doğmayı bekleyen bir cenin..

Yazılar vardır ama ruhuna çevrilmiş.. Bakmayı bilirsen mücevher kelimeler.. Mücevherlerimi en kuytu köşelerde ara, bul ve anlam ver onlara.

Seni düşünürken hep susuyorum.
Bugün suskunluğa aşığım Emir.

Anlatmayı beceremeyenler; susarlar.
Anlatmaktan vazgeçenler; susarlar.
Anlaşılmayacağına karar vermiş olanlar; susarlar.
Diğerlerinden ümidi kesmiş olanlar susarlar.
Hata yapmaktan korkanlar susarlar.
Kendilerini açığa çıkarmaktan korkanlar susarlar.
Zannettikleri kişi olmadıkları,
Zannettikleri dünyada yaşamadıkları gerçeğini hazmedemeyecek kadar güçsüz olanlar; susarlar.
Olaylar ve olgular dünyasıyla baş edemeyenler; susarlar.
Her şeyi gördüğünü, tüm olasılıklar yaşadığını düşünenler, susarlar.
Ölesiye ihtiyaç duyacak kadar güçsüz olanlar susarlar.

ŞŞŞşşş sessizlik!

Sonsuza denk konuşabilecek olanlar, en çabuk susanlardır genelde.
Sonra kadınlar gelir ki
Onlarda bu kategoridirler çoğunlukla.
Sonra şairler;
En son da ölüler susar.

Emily Dickinson

Jack Johnson angel
9 Mart Pazartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder